Bilardo Tarihi
Bilardonun başlangıç tarihi ile ilgili çok kesin bulgular bulunmamaktadır. Bu konuda en eski tarih ve iddia filozof Anacharsis M.Ö.400 de Yunanistan da bilardoya benzer bir oyun gördüğünü söylemesidir.M.S.II.yüzyılda İrlanda Kralı "Catkıre MORE"ın öldükten sonra prinçten yapılmış 55 top ile,aynı malzemeden yapılmış masa ve ıstakalar bırakmış olduğu yazılı kayıtlarda bulunmaktadır.

Ünlü İngiliz yazar Shakespare'in, bir eserindeki Cleopatranın cariyesi Charmian'a "Hadi gel bilardo oynayalım" diye hitap etmesi,bu dönemde bilardonun bilinmekte olduğu anlamını çıkarmamızı sağlar.

Bazı yazarlar,Fransızca "Billie" (top) kelimesinin türevi olarak kabul ederek,bilardonun menşeini bu ülke olrak kabul ederler. Bir çok yazarda İngiltere kökenli olduğunu ve yerde toplar ve sopalarla oynanan Pall-Maill adlı oyundan türediğini söyler. Fransa Kralı 16.Lui zamanında saraylarda büyük ilgi görmeye başlayan bilardo sporu, oldukça ilginç bir gelişim süreci yaşamıştır.

Yerden masaya, ahşap zeminden mermere, kriket tarzı sopalardan ıstakaya, çuhaya, lastik bantlara, kösele uca ve tebeşire kadar uzanan gelişmeleri, bu konularda yogun ve bilimsel arştırmalar yapmış olan değerli ustamız Sn.Mehmet ARIKAN'ın kalemi ile sizlere aktarıyorum.



Istaka:  18.yüzyıl sonlarına kadar bilardo golf sopalarına benzer bir tarafı geniş "çoban sopaları" ile oynanıyordu. Banta yapışık kalan toplara, bu geniş kısım ile vurmak çok zor olduğu için, asa adıda verilen çoban sopalarının ince olan ucu ile vurmayı, yani spot (nokta) vuruşu yapmayı öğrendi insanoğlu. İnce ucun kullanılması, ıstakanın bulunuşu anlamına da gelmektedir. 1777'de yazılan, "En eski kaideler" adlı kitapta oyunculara, çoban sopası yada ıstaka'dan birini seçebilme hakkı tanınmış olması, bu tarihi ıstakanın bulunduğu tarih olarak kabul etmemizi sağlar.

Tebeşir:  Istakanın yada oyun çubuğunun sivri ucunu alçılı duvarlara vurarak, topa vururken kaymanın önüne uzun süre geçilemedi. 1818 yılında bir bilardo ustası olan İngiliz John CARR'a hap kutularının içini bildiğimiz yumuşak tebeşirle doldurup satmaya başladı. John CARR'a bu buluşu iyi bir bilardocu olan patronu John BARTLEY öğretmiştir.

Kösele-Uç:  Bir Fransız piyade subayı olan Monsieur MİNGAUT siyası bir suçtan dolayı hapise girdiğinde bilardo oynamasına izin veriliyordu. Istakanın ucundaki bir arızayı gidermeye çalışırken, ayakkabısının köselesini kullanmış ve bu uğraş ilk kösele ucun icadına yol açmıştır. Topa falso ve kleps hareketinin verilebilmesine yarayan bu icat için ise tahih 1825 olarak kabul edilmektedir.

Bant:  İlk bilardo masalarında topların yere düşmesini engellemek amacıyla ahşap bir çerçeve bulunmakta idi. Aşırı ses dolayısı ile bu çerçevenin iç kısmına önce içi keçe ile doldurulmuş bez yastık kullanılmıştır. 1855 yılında ilk standart masanın mucidi İngiliz Thurston lastik bantı da ilk defa uygulayan insan olmuştur. Lastik bant yarattığı hem fiziki, hemde geometrik yeni olgularla, insan beyninde yepyeni ufuklar açmıştır. Bu sebeple lastik bantın icadı, modern bilardonun doğuşu olarak tanımlanmaktadır.

Toplar:  İlk önceleri tahta olan bilardo topları 16.yüzyıl ve sonrası fildişinden imal edilmekte idi. Ancak homojen bir yapı içermemesi, kolay deforme olabilmesi ve çok zor bulunabilmesi, ekonomik olmayışı gibi sebeplerle bu konuya çözüm arayan Amerikalı John Wesley HYATT. 1868 yılında ilk plastik topun mucidi olmuştur.

Günümüzde teknolojisi ise bilardo toplarını Phenol reçinesinin sıkıştırılması ile imal etmektedir.

Bilardo tarihinde ilk örgütlenmeler:  19.yüzyılın sonlarına doğru delikli bilardo tarihçesinde göreceginiz gibi ilk örgütlenmeler, ilk kulüpler İngiltere ve Amerika kökenli. Ancak 3 toplu yada deliksiz bilardoda ilk kulüp 1891'de Stutgart'da kuruldu. 1911 yılında birçok kulüp yanyana gelerek Alman Amatör Bilardo Birliğini oluşturuyor. Günümüzde DBU (Almanya Bilardo Federasyonu) adını alan bu kuruluş CEB (Avrupa Bilardo Konfederasyonu)'nun da temelini oluşturmuştur.